Yaşam yolculuğunda edindiğimiz deneyimlerimiz, yaşamış olduğumuz durumlar karşısında aldığımız kararlar ve gerçekleştirdiğimiz atılımlar sonucunda şekillenen durumlardır ve ruhsal olarak bizim birer parçamızdır. Tezahür eden her deneyim, tekâmül yolumuzda bize hizmet eder ve yaşam planımız çerçevesinde hareketlerimizi belirler. Hergün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz. Bu yazımızda deneyimin kaçınılmaz sonucundan ve Thea Healing ile değişen bilinçaltınızın deneyimlerimize etkisinden bahsedeceğim.
"Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek." Albert Einstein.
Dünyaya gelip gitmekte olan bir ruh, bedenlenerek tekâmül edebilmektedir. 3 boyutlu konuşmak gerekirse, ruhumuz bilgi sahibidir, fakat eyleme dökülmeyen bilgi hayat yolunda bir anlam taşımaz. Geliştirmek, törpülemek istediğimiz yönlerimizi veya halletmek istediğimiz geçmiş hesaplar için bir yaşam planı çerçevesinde dünya üzerinde yaşama başlarız ve değişimler yaşarız tekrar tekrar. Yaşam planımız çerçevesinde sahip olduğumuz karakterimiz ve psişik hafızamız bizi bireysel ve toplumsal tekâmülde deneyimlerin içine çeker.
Yukarıda kısaca özetlediğim tekâmül döngüsüdür. Günümüzde yoğun bir dünya nüfusu ile beraber, hızlı bir tekâmül sürecindeyiz. Evren biz istemesek de, karşılaşmamız gereken koşulları yaratıp bizi içine çeker sabitlik bu sürece ayak uydurmamız da önemli bir problem teşkil eder. İnsanoğlu yıllar içerisinde enerji alanına yerleştirdiği kendisini koruduğuna inandığı duvarlar örer. Yeni her adımda bilinçaltımızdan korku yayını yaparak bizi hareketsizleştirmeye alıştırır; bu alışkanlık değişim ve dönüşümden kaçınmamızın temel sebebidir. Bir kaya parçası gibi sabit kalmak, ruhsal tekâmülümüzü baltalar. Duvarlarımızı yıkmaktan korkuyoruz, güvenli yerimizden çıkmak ve ileri adım atmaktan çoğu zaman çekiniyoruz? Peki neden? Çünkü geçmiş öğretilerimiz negatif bir öğreti olarak bilinçaltımızda sinsice bekliyor.
Bunun üstesinden nasıl gelebiliriz?
Burada herkesi genellemekten kaçınıyorum; çünkü pek çok karakter tipi var ki ölümüne değişim ve dönüşüm için mücadele edip, ileri atılmaktan çekinmiyor. Bunu en yoğun Theta Healing eğitimlerimize katılan uygulayıcılarımızda deneyimlemekteyim. Modern toplumun yarattığı özgüveni eksik karakter modellerinde duvar arkasına saklanma eğilimi çok daha yoğunluk gösterebiliyor. Bizim alanımızda kalmamıza sebebiyet veren ilk etken, ilk negatif öğretilerimizdir. Danışanlarımın, öğrencilerimin tabiri ile yediğimiz kazıklardır (: Bu kelimenin kaba durduğunun farkındayım ancak genel bakış açısını aktarmak istedim.
Rahatımızı bozabilecek her türlü yeni durum, olgu duvarlarımızı yükseltmemize neden olmaktadır. Daha önce karşımıza çıkan bir durumda hissettiğimiz acı dolu duygular, yeniden adım atmamızı engellemektedir. Bunu farklı alanlarda örneklemek oldukça basittir.
Aşk. Aşık olduk; sevdik ve sevilmedik. Sevgiden kaçtık, saklandık. Bilinçaltımız kaybetmektense hiç adım atma dedi
Çok çalıştık, işimizde yükselmeyi bekledik fakat terfi alamadık, aşağılandık. Fazla mücadelenin durumu değiştirmediğine inanarak, saklandık. Bilinçaltımız çalışmak yetmez sen şanssızsın dedi.
Ebeveynlerimize sımsıkı sarılmak istedik, verdiğimiz ilgi ve sevgiyi geri almak istedik başarılı olamadık. Onlar da kim ola ki? Niye bir aile kurayım, neden onları seveyim ki? bahanelerinin arkasına geçtik, saklandık. Bilinçaltımız sevgiyi haketmek için çabalamalısın dedi.
Benzer şekilde insanların olduğu her noktada gerçekleşebilecek her senaryo bizi yeni deneyimlerden kaçırabilecek dürtüleri örnekler çoğaltılabiliriz. Bu dürtüler bilinçaltımızda bir çığ gibi büyüyerek hayatımızın kontrolünü ele alır.
Yaşam planlarımız çerçevesinde baktığımız zaman, aileden ilişkilere, yakın arkadaşlıklardan sadece iş amaçlı arkadaşlıklara uzanan bir çerçevede, bireysel ihtiyaçlarımız neticesinde planlanan ve belli başlı çeşitli kazıkları yemeyi yukarıda göze alarak gelip, bunu aşmak için burada olduğumuzu da düşünebiliriz.
Ama biz, duruyorsak problem büyük. Hayat, bir zaman önce karşılaştığımız durumda bizi üzen, inciten veya geri çektiren olaydan ders çıkarıp çıkaramadığımızı bize hatırlatmak için, bir başka benzerini karşımıza çıkartır.
Sadece duracak mıyız? Denemekten kaçınacak mıyız? Yoksa değişmeyi mi seçeceğiz?
Koşullu şartlama olarak algılamayın, S. Beckett’in bir sözü vardır: “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.”
Denediğimiz her yeni adım, bizler için yeni birer deneyimdir. Kabuğumuzda kalırsak denemenin vereceği hazdan ve ruhsal tekâmülümüze sağlayacağı katkıdan faydalanamayız. Duvarlarımızda kalırsak, ruhumuzu insanlığın yosunları sarar, sarmalar; yaşam planımızı halledemeyip bir beden içerisinde şikayet ederek çürümeyi seçeriz.
Bu dünyada öğrenebilmemiz için, çekinmeden kendimizi sevgiyle değişime açabilmeliyiz. Sevgi, sevgiyi; korku, korkuyu doğurur. Danışanlarımdan bana gelen mesajlarda gördüğüm en çok problemin kısır döngüye girmiş olay örgüleri olduğunu görüyorum. Yeni adımları atmadan döngülerden çıkabilmek zordur. Bilinçaltı blokajlarınızdan theta healing ile arınarak tırtıl bedeninizi kelebeğe dönüştürmeniz mümkün.
“Sıkıntı ve zorluk olmayan bir yaşama sahip olmanız mümkün değildir, önemli olan onları karşılama şeklinizdir, içinizdeki Tanrısal varlığa sizi doğru davranışa yönlendirmesi için seslenmenizdir. Yaşam konfor dolu olduğu zaman olgunlaşmaz, zorlukla karşılaştığı zaman olgunlaşır. Doğa tembelliği desteklemez, hiçbir şey yapmadan Ruhsal evrim gerçekleştiremezsiniz.” Silver Birch
Denemeliyiz fakat aynı halimizde kalarak değil, bilinçaltı blokajlarımızdan kurtularak yenilenerek. Hem de sevgiyle. Yaşadıklarımız, başkalarının öğrendikleriyle yön alabilir ama kendi öğrendiklerimizle bize ait olur.
Kendi duvarlarımızın sınırlarına teşekkür ederek kenara bırakalım, Theta Healing'de bu mümkündür . Çünkü ileri yönelik atmamız gereken pek çok adım ve sonsuz bir genişleme imkânımız var.
Denemeden deneyimleyemeyiz.
Sevgiler