İlişkinizi Güçlendirin…

İlişkinizi Güçlendirin…

İlişkiniz var ve sorun yaşamadan mutlu mesut geçinmek mi istiyorsunuz?

İlişkiniz yok fakat olduğunda acı çekmek yerine, keyifle yaşamak mı istiyorsunuz?

Yalnızca aşk  değil, sosyal  ve iş hayatınızda da daha iyi bir iletişime mi ihtiyaç duyuyorsunuz?

b96befa5d8b47eb6feddce75d056f5a0O halde sizi ilişkilerin en büyük zehirleyicisiyle tanıştırayım:

SUÇLAMA!

Evet, evet “suçlama”

Hem de hayatımızdaki en önemli insanların egosuna basa basa, egosunu göstere göstere suçlayarak kendini masum kılma!

“Sen bana bunu yaptın”

“Sen şöyle kötüsün”

“Sen acımasızsın”

“Sen bencilsin”…

Sen! sen! sen…!!!

“Sen ile başlayıp” devamında o kişiye kendimizi masumlaştırarak sözlerimizi keskin bir kılıç gibi kullandığımız her türlü denklem birer suçlama örneği.

Evet biliyorum, karşınızdaki  size bunu yapıyorsa, siz de “Önce o başlattı” deyip aynı şekilde karşılığını veriyorsunuz. Çünkü egonuz tekmelendi. Durun bir dakika düşünün bu kıstasın kime faydası var, işte “zehirlenme” dediğimiz şey de tam olarak burada başlıyor.

“O beni suçladı, ben de haddini bildirmeliyim ya da intikamımı almalıyım”

İşte siz bunu deyip de intikam alıyorsunuz ya, karşı taraf da aynen böyle diyerek sizden intikamını alıyor ve mevzu hiç kapanmamak üzere en güzel günlerinizin arşivinde miladını başlatıyor. Kazananı olmayan, her iki tarafın da mağlup olduğu, tükendiği; ilişkinin zehirlendiği bir kısır döngü bu…

Kazanını yok! kaybeden sayısı ise sürekli değişmekte. Bazen ailesinden etkilenen çocuklar, bazen kendi ebeveynlerimiz ya da sosyal hayatımızda negatif bir dalga başladı ne için kazanını olmayan bir anlık öfke için...

NEDEN SUÇLAMAMALIYIZ?

Öncelikle hiç zekice bir yöntem değil.

Amacımız, karşımızdaki kişinin bir davranışsuclamak-anlamaktan-daha-kolaydir-anlarsan-degismen-gerekir_fb_BJ8TKBEF_275x183ını düzeltmesini sağlamak ise, karşındakini suçlamak uygulayabileceğimiz en kötü taktik. Ben ilişkilerimde kavga seviyorum diyenlerdenseniz o ayrı. Fakat çözüm üretmek isteyen hiç kimse suçlamayla başarılı olamamıştır.

“Sen gerizekalı mısın?, Bana ne yaptığının farkında mısın?” diye suçladığınız insan size dönüp de “Aaa evet kusura bakma, haklısın.” mı der, yoksa sizle bir güzel kavga mı eder?

Suçlamak sorunu çözmez,  yalnızca iletişimi keser. Hem karşıdaki insanın gereksiz yere kendini savunma ihtiyacı doğurur, hem de bu bir bumerang etkisi yapar, söylediğiniz söz misliyle size geri döner.

Evet, karşındakini suçlamak, bumerangı düşmana atıp sonunda kendimizi suçlarken bulmamız demektir.

PEKİ SUÇLAMAYALIM DA, NE YAPALIM?

Önce kendimize şu soruyu soralım. Neden karşı tarafın egosuna basa basa onu suçluyoruz? Bunun iki temel nedeni olabilir:

  1. İntikam almak
  2. Yaptığı bir yanlışı bir daha yapmamasını sağlamak

Eğer gerekçeniz intikam almaksa, buyurun afiyetle alın.  Fakat bilin ki intikam aldığınız takdirde karşı taraf da sizden aynı şekilde intikam alacak bir enerji yaymaya başlarsınız. Yani bitmek bilmeyen bir kısır döngüye hazırlanarak kendini mutsuz edersiniz.

Eğer amacınız karşınızdakine yanlışını anlatıp tekrarını önlemek ise suçlamak kötü bir taktik olacaktır. Çünkü karşınızdaki insanın egosunu suçlamalarınızla incittiğiniz için,  savunma mekanizmaları otomatik aktif hale gelecektir. Yaptığı şeyin yanlış olduğunu bilse bile o yanlışını savunacaktır.

Bilinçaltı onu haklı çıkarmak için tam gücüyle egosunu destekleyecek ve sizi hedef alacaktır.

Peki Çözüm ne?

Çözüm, memnun olmadığımız bir konuyu karşı tarafı suçlamadan paylaşmak. Nasıl mı?

“Sen ne kadar bencil bir adamsın, hep kendini düşünüyorsun!(bilinçaltı bu cümleyi değer vermemek, başarısız olmak ile eşleştirir, benim isteklerimi önemsemeyerek düşüncesizlik yapıyorsun)” diyerek ve bumerangı fırlatmak yerine,

“Bu yaklaşımın bana iyi hissettirmiyor” demek çok daha akıllıca bir tercih olacak.

“Sen benim hayatıma ne hakla karışıyorsun?  Sanane! (bilinçaltı bu cümleyi hadsizlik ile ya da önemsizlikle eşleştirecek)”  bumerangı atıvermektense,

“Rahatsız olduğum bazı konular var, bana söylediklerinle beni mi düşünüyorsun?” demek sizi büyük bir intikam fırtınası yaşamaktan kurtararak karşılıklı anlaşılmayı getirir. Hem karşı tarafı suçlamıyoruz, hem de istemediğimiz davranışı belirtiyoruz.

Demek ki neymiş?

İntikam bumerang gibi yenen bir yemek imiş 🙂

Bumerangı atarak kendimizi yaralamayı önlemek için bazı alışkanlıklarımızı değiştirmek yeterli.

İlişkinizin hem tadını çıkarmak, hem de akıl sağlığınızı korumak için, ssürekli “suçlama” halinden şimdi vazgeçme zamanı.

Bazı basit kelime değişimleriniz ile koşulsuz sevmeyi keyifle yaşama zamanı.

Bu yazıyı okuyorsanız, şimdi değişim zamanı!

Sevgiyle...

Henüz yorum yok.