İSTEKLERİMİZİ NASIL ELDE EDİYORUZ?

İSTEKLERİMİZİ NASIL ELDE EDİYORUZ?

img_6591İsteklerimizi Hangi Yolla Yayıyoruz?

“Ön yargıları yıkma, atomu parçalamaktan daha zordur” Albert Einstein

Kalp, ezelden beri sevginin en kuvvetli sembolü ve duygularımızın merkezi olarak kabul edilirdi. Sonrasında modern bilim ortaya çıktı ve bize, kalbin sadece vücudumuzda kanın dolaşımını sağlayan bir pompa olduğunu kabul ettirmeye çalıştı. Bunu üzerine 1993 yılında duyguların vücudumuzun üzerindeki etkisini anlamak için bir araştırma yapılmak istendi ve bunun için duygularımızın oluşumundan sorumlu olduğu düşünülen bölgeye, yani kalbimize odaklanıldı. Hızlı sonuç elde edilen bu araştırmada, daha çalışmaların başında herkesi hayrete düşüren bir şey tespit edildi. Şaşırtan sonuç kalbin harika büyük bir enerji alanıyla çevrili oluşuydu. Burada bahsedilen alanının çapı yaklaşık iki buçuk metreydi. Bu çalışmanın neden daha önce yapılmadığının şaşkınlığı uzun süre yaşandı.

Bir düşünün, kalbimiz beynimizin yarattığından çok daha büyük bir enerji alanı oluşturuyor. Bilim bu çalışmaya dek beynin, sahip olduğu elektromanyetik nabızlarla en büyük yayın alanına hakim olduğunu kabul ediyordu. Bu çalışmayla bundan çok daha büyük bir enerji alanı olduğu kabul edildi, insan vücudundan dışarı uzanacak kadar kuvvetli bir enerji. İlk şokun yarattığı şaşkınlığın atılmasıyla birlikte, akıllara kalbimizin etrafındaki bu enerji alanın bize nasıl hizmet ettiği sorusu geldi. Gelinen noktada ulaştığımız bilgiler şaşırtıcı olduğu kadar önemlidir de.

Kalbimizin elektromanyetik alanı vücudumuzdaki organlarla iletişim halindedir. Hatta beyin ve kalbin arasında bir bağlantının bulunduğu ve bu bağlantıyla kalbin beyne hangi hormonları, endorfini ya da diğer kimyasalları salgılaması gerektiğini bildirdiği günümüzde ispatlanmıştır.

 

Beynimiz bağımsız hareket etmiyor, aktiviteleri için gerekli sinyalleri kalbimizden alıyor.

Hepsi bu kadar da değil! Bilim adamları araştırmalarında kalbimizden yayılan bu elektromanyetik alanın yalnızca duygularımızla oluşturulmadığını ve gücünü diğer önemli bir kaynaktan, öngörülerimizle; yani derin bir inançla bağlandığımız ve yaşam deneyimlerimiz öncülüğünde yön verdiğimizi düşüncelerimizden aldığını kabul ettiler. Bütün duygu ve düşüncelerimiz kalbimizin enerji alanında kayıtlıolarak bulunmakta ve vücudumuzdan yayılan en kuvvetli sinyal olarak sadece beynimize ve organlarımıza değil, aynı zamanda dünyanın enerji alanına taşımaktadır. Bu gerçeğin yansımaları geçmişten “kendini derin bir inançla savunmak” “bir şeyi kalpten istemek” ve tabii “kalbinin sesini dinlemek” gibi deyimlerimizle günümüze kadar gelmiş eski bilgilerdir.

Kalbimiz, inanç ve duygularımızı titreşimlere ve dalgalara dönüştüren bir yayın aracı olarak bize hizmet eder. Bu elektromanyetik dalgalar bedenimizle sınırlı kalmaz, tüm çevremize uzanır, bizim etrafımızda olan her şeyle iletişim halindedir. Kalbimiz, bütün inançlarımızı, geleceğe dair planlarımızı ve duygularımızı başka bir dile, titreşimlerin ve dalgaların rezonans diline çevirir ve bunları evrene gönderir.

İnançlarımız kalbimizin yaydığı elektromanyetik dalgalar sayesinde fiziksel dünyayla etkileşime girer. Yayılan bu enerjinin ne denli büyük olduğunu HeartMath Enstitüsü’nün yaptığı araştırmalar gözler önüne seriyor:

Kalbin elektrik akımı (EKG), beyinde oluşan elektrik akımından (EEG) altmış kez daha kuvvetlidir.
Kalbin manyetik alanı ise beyninkinden beş bin kez daha kuvvetlidir.
Demek ki kalbimizle, beynimizle yaydığımızdan çok daha fazla enerji yayıyoruz. Peki bunu bilmek, bizim için neden bu kadar önemli?

Çok basit, çünkü bu sayede, bazı dileklerimiz hemen gerçekleşirken, bazılarının gösterdiğimiz tüm çabalara rağmen neden bir türlü olmadığını daha kolay anlıyoruz.

İsteklerimizin olacağına koşulsuz inanmadan imajinasyon (olumlama) yaparsak ya da bir şeylerin hayalini kurarsak, sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayarken, duygularımızın gerçek merkezi olan kalbimiz beş bin kat daha büyük bir kuvvetle gerçek inancımızı yayınlar. Bunun sonucu nettir; hayatımızda sadece kalbimizin derinliklerinde gerçekleşeceğine inandığımız şey gerçekleşecektir.

İnançlarımızı duygularımızla desteklediğimiz zaman yaydığımız enerji çok daha büyük olur. Ama üzgün, depresif ya da inançsızsak, istediğimiz şeyi dileyebiliriz, bu durumda kalbimizden yaydığımız hüzünlü duygular, mantığımızdan gelen isteklerden her zaman daha güçlü olacaktır. Peygamberle, günümüzün ve geçmişin dünyaca ünlü alimleri ve bilgeleri ısrarla “Kalp gözüyle görmeyi” öğrenmemizi söylerler.

Bu yayını bilinçaltımız gerçekleştirir, kalpten istediklerimizi korkuya dönüştüren bilinçaltı frekansımızdır. İsteklerimizin önündeki engel, bilinçaltı blokajlarımızdan kurtulduğumuzda isteklerimizi kalbimizle korkusuzca yayınlarız. Sonuç istediklerimizi elde etmek çok kolaydır.

Theta Healing bizi olumsuz etkileyen blokajlardan anda, hızlı ve kalıcı olarak temizlememize sağlayan en etkili yöntemdir. Theta Healing ile tanışın isteklerinizi kolayca elde edin...

Henüz yorum yok.